Lara Fabian, Pascal Obispo, Eddy Mitchell ... 2024'ün sonbahar albümleri (III)

Programın açılışını, Pascal Obispo’nun 15 Kasım’da yayınladığı yeni albümü "L'archipel des séquelles"den çıkan ilk single olan Son âme d’enfant ile yaptık. Yapımcılığını, genç kuşak caz müzisyenleri Fred Nardin ve Max Pinto’nun üstlendiği bu çalışmasında yer alan parçaların çoğunu Isabelle Boulay, Zazie, Elodie Frégé ve Anne Sila gibi kadın meslektaşlarıyla birlikte seslendirmiş sanatçı. Bu parçada da Carla Bruni eşlik etmişti kendisine. Bu yıl kariyerinin altmışıncı yılını kutlayan Eddy Mitchell ise, Pascal Obispo’nun da bir besteyle katkı sağladığı kırkıncı stüdyo albümü "Amigos"u 29 Kasım’da piyasaya çıkardı. Albümün adından da anlaşılabileceği gibi bu çalışmasına birçok dostlu katkı yapmış seksen iki yaşındaki sanatçının. Bunların arasında Obispo dışında ilk göze çarpanlar Alain Souchon ile oğlu Pierre, William Sheller, Sanseverino ve Alain Chamfort. Tüm bu isimlerin imzasını taşıyan şarkıların dışında iki klasikleşmiş parçayı da yeniden yorumlamış Eddy Mitchell. Bu parçalardan ilki, daha önce Fransızca versiyonu Dalida, Stephan Eicher ve Arno tarafından da yorumlanan Melanie klasiği Look What They’ve Done to My Song, Ma ya da Fransızcasıyla Ils ont changé ma chanson, diğeri de Elvis Presley’nin aynı dönemde seslendirdiği In the Ghetto. Albümde yer alan Big Jim adlı parçada ise 2016’da hayata veda eden Amerikalı yazar ve şair Jim Harrison’a saygı duruşunda bulunmuş sanatçı. 

Müzik marketleri en son 2023 yılının başında, Edith Piaf klasiklerini yorumladığı "Chimène chante Piaf" adlı albümle ziyaret eden Chimène Badi’nin yeni albümü "Gospel & Soul: La voix et l’âme", 8 Kasım’da piyasaya çıktı. 1982 doğumlu sanatçı, 2011’de de Amerikan ve Fransız klasiklerini Liberty Gospel korosu eşliğinde yorumladığı bir albüm yayınlamıştı. Bu yeni albüm de büyük ilgi gören bu çalışmasının devamı niteliği taşıyor bir anlamda. Albümde Johnny Hallyday, Céline Dion, Amy Winehouse, Michael Jackson ve Stevie Wonder gibi yıldız isimlerin klasikleşmiş parçalarını soul müzik altyapılı düzenlemelerle yorumlamış Chimène. Bu cover’ların yanı sıra albümde yeni parçalar da yer alıyor. Bunların arasında en dikkat çeken şarkı ise Ycare imzasını taşıyan Je reste là. Bu konuyla ilgili: “Daha önce yayınlanmamış şarkılar olmasaydı bu projeyi gerçekleştirmezdim. “Gospel & Soul”un ikinci kısmı, ilkinin kopyası olamazdı. Gerçekten bir adım daha ileride olmayı istedim” diyor sanatçı ve “Kendimi, kendime ait şarkılarla da ifade etmek istedim, bu önemliydi ve bunu çok özlemiştim” diye ekliyor. 

Adeta bir yeni albüm bombardımanına tutulduğumuz sonbahar ayları boyunca, albümlerini 2023’te ya da bu yılın ilk yarısında piyasaya süren pek çok sanatçı da bu çalışmalarının yeni şarkılarla genişletilmiş versiyonları yayınladı. İlk stüdyo albümü “Miroirs”ı geçtiğimiz yılın Ekim ayında piyasaya süren Mısır doğumlu Joseph Kamel de bunlardan biri. Çocukluğu Kahire’de geçen genç adam burada henüz sekiz yaşındayken ut çalmayı öğrenmiş, on üç yaşında ise ailesiyle birlikte Fransa’ya yerleşmişti. Burada gitarla haşır neşir olmaya başlamasının ardından bilgisayardan da destek alarak ilk şarkılarını kaleme alan Kamel, bu dönemde slam, rap ya da elektronik müzik gibi farklı türleri deneyimledi. 2021’de ilk single’ını yayınladıktan sonra televizyon ses yarışması The Artist’e katılıp burada seslendirdiği Dis-moi adlı parçanın internette kayda değer dinlenme sayılarına ulaşması, ona şöhretin kapılarını açtı. İlk EP’sini 2022’de yayınlayan sanatçı, müzik marketlerdeki yerini ertesi yıl alan albümünün ardından bu yıl da tüm Fransa’yı kapsayan bir turneye çıktı. Bu yılın Mart ayında Beau adlı parçasını bir televizyon programında Julien Doré ile birlikte seslendirmesi ise Joseph Kamel’in daha geniş kitlelerce tanınmasına olanak sağladı. 

Kariyerine altmışların ortasında başlayan, yetmişlerde ise yé-yé döneminin kapanıp hippi akımının başlamasıyla rengarenk giysileriyle dikkat çeken şarkıcı ve dansçılardan oluşan kendi kurduğu Big Bazaar grubuyla birlikte; Attention mesdames et messieurs, Chante, Fais comme l’oiseau ve Une belle histoire birçok hit parçaya imza atan Michel Fugain, 1976’nın Eylül ayından itibaren kariyerine solo olarak devam etme kararı almıştı. Fugain’in dünya çapında en fazla tanınan şarkısı olan Une belle histoire, ülkemizde Nilüfer tarafından Kim Ayırdı Sevenleri adıyla seslendirilirken, aynı parçayı Nurhan Damcıoğlu ve Pınar Aylin; Aşkın En Güzeli, Sertab Erener ise Asla adıyla kaydedecekti. Seksenler ve iki binlerin başı arasında kariyeri iniş çıkışlarla geçen ve 2002’de kızı Laurette’i lösemi nedeniyle kaybeden Fugain, 2004’te yayınlanan "Best Of" albümünün gördüğü büyük ilgi üzerine sahnelere geri dönme kararı aldı, o tarihten bugüne de, gerek eski şarkılarının farklı düzenlemelerle yeniden kayıtları gerekse tamamen yeni şarkılardan oluşan albümlerle gündemde kalmayı başardı. En son 2013’te "Projet Pluribus" adlı albümü piyasaya süren sanatçının yeni stüdyo albümü "La vie, l’amour, etc" 25 Ekim’de aldı müzik marketlerdeki yerini. Her zaman olduğu gibi birçok farklı müzisyenle birlikte hazırlamış bu albümü seksen iki yaşındaki sanatçı. Albümdeki tüm besteler kendi imzasını taşıyor sözleri ise Claude Lemesle ve Jean-Luc Léonardon ile birlikte kaleme almış. Kendi müzikal geçmişinden izler taşıyan bu söz ve melodiler sayesinde de, insan daha ilk dinleyişte bunun bir Michel Fugain albümü olduğunu rahatça hissedebiliyor. 

Sonbahar boyunca birçok canlı performans albümü de çıktı piyasaya. Bir önceki programda Mylène Farmer’ın bu yıl çıktığı turneyle aynı adı taşıyan "Nevermore"dan bahsetmiştik, bunun dışında Hubert-Felix Thiéfaine, Yves Duteil, Michel Sardou, Tété ve Étienne Daho gibi isimler de yakın zamanda verdikleri konserlerde gerçekleştirilen kayıtlardan oluşan albümler yayınladılar bu dönemde. Bu çalışmalar arasında öne çıkanlardan biri de ilk olarak 1994’te kurulduktan sonra iki kez dağılan ama 2011’de yeniden bir araya gelip o günden beri yayınladığı iki albümle popülaritesini koruyan Louise Attaque’a ait. En son 2022’de "Planète terre" adlı albümü yayınlamıştı topluluk. Bu albüm sonrasında çıktıkları turnede seslendirdikleri parçalardan oluşan "Amours" adlı canlı performans albümü de 22 Kasım’da piyasaya çıktı. Albümde Ton invitation, Je t’emmène au vent ve Les nuits Parisiennes gibi Louise Attaque klasiklerinin yanı sıra, Sortir de l’ordinaire ya da Avec le temps gibi yakın tarihli parçalara da rastlamak mümkün. Topluluk bunların dışında, Francis Cabrel’in Encore et encore adlı parçasını -M- ile birlikte yorumlamış. 

Bu yılın Nisan ayında, İstanbul’da da sahne alan Lara Fabian en son 2019’da, "Papillon" adlı albümü piyasaya sürmüş, ertesi yıl pandemi sırasında yayınladığı Nos cœurs a la fenêtre (Kalplerimiz pencerede) adlı single’ın ardından yine pandemi şartlarında yapılan kayıtlardan oluşan "Lockdown Sessions" adlı çalışmasında bu kez Fransızca ve İngilizce sözlü on iki parçaya yer vermişti. Fabian’ın yeni albümü "Je suis là" ise 29 Kasım’da aldı müzik marketlerdeki yerini. Vianney, Slimane ve Vitaa gibi genç sanatçılarla birlikte yazdığı şarkılardan oluşan bu albümü: "Ruhsal bir yolculuk, dayanıklılığa ve kendini sevmeye dair bir övgü" olarak nitelendiriyor sanatçı ve “Bir kadın olarak, kendimi üzerimi kaplayan bu çakıl taşlarından arındırmanın ve hayatla, yaşama sevinciyle ve sadelikle yeniden bağlantı kurmamı sağlayacak araçlar bulmanın gerekliliğini hissettim” sözleriyle bu albümün onun acı ve zorluklardan kurtulmasına olanak sağladığını belirtiyor. 

Ülkemizi de sık sık ziyaret edip konserler veren Enrico Macias için 2024 özel bir yıldı zira sanatçı Paris’teki efsanevi konser salonu Olympia’da ilk olarak bundan tam altmış yıl önce, 1964 yılında sahne almıştı. Enrico, bu yıldönümünü 18 ve 19 Mayıs tarihlerinde verdiği iki konser aracılığıyla hayranlarıyla birlikte aynı salonda kutladı. Sanatçıya on dokuz müzisyen ve vokalistten oluşan geniş bir kadro eşlik ettiği bu konserlerde gerçekleştirilen kayıtlardan oluşan albüm de 15 Kasım’da piyasaya çıktı. Albümde Les gens du nord, Le mendiant de l’amour ve L’oriental gibi klasiklerin yanı sıra L’instituteur ya da Quand on a un frère gibi daha az bilinen şarkılara rastlamak da mümkün. Bunların yanı sıra Olympia’da 1965 yılında verdiği konserin açılışında seslendirdiği Il reste aujourd'hui adlı parçayı, bu yıl da yine konserin başlarında, daha oryantal altyapılı bir düzenlemeyle yorumlamış sanatçı. Parçada geçen ilk cümle olan Venez tous mes amis (Gelin hepiniz tüm dostlarım), Macias’ın 2012 tarihli düetler albümüne de ismini vermişti aynı zamanda.

Bundan yaklaşık otuz dokuz yıl önce, trajik bir helikopter kazasında hayatını kaybeden Daniel Balavoine, günümüzde hâlâ Fransız popüler müziğinin ikonlarından biri olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde, -M- adıyla tanıdığımız Matthieu Chedid’in kendisi gibi müzisyen olan kız kardeşi Anna Chedid ya da sahne adıyla Nach da yirmi kadar meslektaşını, sanatçının çocukluk yıllarının geçtiği Biarritz’de bir araya getirdi ve aralarında Louane, Arthur H, Jeanne Cherhal ve Olivia Ruiz’in de bulunduğu tüm bu isimler; Balavoine’ın en sevilen şarkılarını özel bir etkinlik kapsamında yeniden yorumladı. Söz konusu etkinlikten kesitlerin yanı sıra tüm bu isimlerle yapılan röportajların da yer aldığı Une journée avec Balavoine adlı televizyon programı ise 6 Aralık akşamı, France 3 televizyonunda ekrana geldi. Bunun yanı sıra bu organizasyonda sanatçıların canlı olarak seslendirdiği parçalardan oluşan bir albüm de çıktı piyasaya. Albümde; Balavoine’ın L’aziza, Sauver l’amour, Lucie ya da Tous les cris les SOS gibi unutulmaz şarkılarını kimi zaman tek başlarına, kimi zaman da düet formatında yorumluyor genç meslektaşları. 

Yukarıda sözünü ettiğimiz albüme katkı veren sanatçılardan biri de aynı zamanda Matthieu ve Anna Chedid'in babaları olan Louis Chedid’di. Yetmiş altı yaşındaki sanatçı, genç meslektaşı Louane ile birlikte, albümün açılış şarkısı La vie ne m’apprend rien’i seslendirmişti. Louis Chedid’in yeni stüdyo albümü “Rêveur, rêveur” de 15 Kasım’da çıktı piyasaya. Son albümünden dört yıl sonra yayınladığı bu çalışmasında kendi yazıp bestelediği şarklılara yer vermiş o da. Söz konusu parçalarda da aşk, arkadaşlık, birlik ve neşe gibi favori temalarını, hayal gücü ve rüya unsurlarıyla bütünleştirmiş usta sanatçı ve ortaya geleceğe umutla bakan bir albüm çıkmış zira Chedid’in -biraz da ütopik- bakış açısına göre şayet şarkıların içinde yaşasaydık, hayatlarımızda ne savaş, ne açlık, ne de nefret yer bulurdu  ve herkes mutlu ve sağlıklı olurdu.